23 Ağustos 2023 Çarşamba

ATA PARTİ ALTIN İLKELER-Yılmaz Parlar

 



 ATA PARTİ ALTIN İLKELER,

ATA  Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek'le ATA Parti Yeniden Türk Devrimi Tasarlaması (Programı) ilkeleri hakkında Sayın Başkanın İstanbul özel ofisinde söyleşi gerçekleştirdik. 



Sayın Başkan'ın çok güzel ilkeleri var, iktidara geldikleri zaman Başkan'a ATA Parti'nin ilkeleri hakkında buna  yeni Çağdaş Türk devleti devrimi diyorsunuz, Bunlar hakkında biraz kısa bilgi verir misiniz? Sorumuza;

ATA  Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek,

“ATA Parti ana amacı Atatürk'ün Türk devrimini

Atatürk döneminde, Atatürk Türk devrimi derdi ve öyle denilirdi. Sonradan söz değiştirildi. Atatürk'ün Türk devrimini iyi anlayıp, özümseyip, çağa taşıyarak

Yeniden, Türk devrimi yapmak üzere yola çıkan kişilerin kurduğu bir siyasi partidir. 

Ben de o partinin öncüsüyüm. Evet. Ata Parti'nin amacı Atatürk'ten sonra başlayan karşı devrim sürecini bütün

bütün yanlışlarımızı silmek bugünkü karşı devrime tam karşı bir devrim gerçekleştirerek yeniden Türk devrimi yaparak Türkiye'yi tarihinde olduğu gibi ve Atatürk döneminde olduğu gibi hızla yükseklere çıkarmak amacıyla kurulan bir siyasi partidir.” 

Devrimleri ?

“Ata Parti. Biz yeniden Türk'te devrimi derken beş devrimden söz ediyoruz.

Bunlardan birisi devleti yeniden Türk devleti olarak kurmak. 

Yani en güçlü erk kurultayda olacak. Türk devlet geleneği budur. 

Evet Türk devlet geleneğinde kağnı kurultay seçer. Ve kağan da başbakanı ve bakanları seçer. 

Atatürk de Türkiye'yi kurtarırken böyle başladı. Orduyla başlamadı. Kurultayla başladı Erzurum'da, Sivas'ta. 

Sonra Ankara'da büyük kurultayı toplayarak adına da Türkiye Büyük Millet Meclisi denildi. Ve ordu bu meclisin yani kurultayın ordusuydu.

Devlet başkanı da buranın başkanı. Yani Atatürk oldu. Sonra da bu kurultay sonra kamutay da denildi. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Atatürk'ü ve sonrakileri başkan seçti. Doğrusu budur. Yani devlet başkanını seçti.

Bunu geri getireceğiz. Parlamenter sisteme geri getireceğiz filan deniliyor. 

Tabii ki bir manada bu ama çok daha derin bir anlamı var bizim söylediğimizin. Türk tarihin derinliklerinden başlatıyoruz olayı.

Bunun dışında devlet bugünkü yanlışlardan kurtularak gerçekten çağdaş bir devlet olacak. Yasama, yürütme ve yargı ayrışacak. Yargı tam anlamıyla bağımsız olacak ama Yargı mensubu olmak için de çok derin araştırmalar ve deneyimlerden sonra gerçekleşecek bir durum olacak.”

İkincisi? 

“İkinci olarak söylediğimiz devrim, Yeniden çağdaş eğitim devrimi. Ne demek? Yani bir çağdaş devlet

yurttaşlarına bir din dayatmaz. Çağdaş devlet yurttaşlarına din dayatırsa böyle inanacaksınız. Derse okullarda zorunlu din dersi olarak din budur. Buna inanın diye dayatırsa…Tarihin bize gösterdiği gerçeklik. Din çürür, devlet çöker.” 

Aynen öyle.

“Ya tarihte birçok devlet böyle çöküyor. Örnekleri çok

Roma böyle çökmüştür, Osmanlı böyle çökmüştür, Memlüklü böyle, çökmüştür, Timurlu, Babürlü hep böyle çökmüştür. Evet. Hatta Uygurlar bile mali dinini devlet dini yaptıktan sonra çökmüşler. 

Dolayısıyla çağdaş eğitimde bir din eğitimi olmaz. Olmayacak. Evet. Dil öğretimi için din dersi olabilir. Orada bütün dinler kısaca özet olarak anlatılır

Eşit uzaklıkta kalarak anlatılır. Yoksa din budur denilmez. Bunun dışında peki ne denilir

Yetişen öğrencilere bilim bilinci verecek. Bilim tarihi ve aydınlanma tarihi dersi konulacak. Koyacağız. Bununla ne yapacağız? Gençlerimizin gerçekten bilimlik bakış açısı kazanmaları hayatlara öyle bakmaları sağlanacak. 

Dirliğe böyle bakmalarını sağlayacak ve bunların içinden gerçek üretici bilim adamları çıkacak. Yoksa din dersiyle yetişenlerden bilim adamı çıkmaz. Din adamı çıkar. 

O ayrı bir kategoridir. Tabii. Ama devlet

Devletin okullarında din dersi olmaz. Bilim olur. Evet, bilim dersi olur. Çağdaş eğitim dediğimizin özeti budur.”

Üçüncü?  

“Üçüncü devrim olarak diyoruz ki;

Biz toplumcu kalkınma uygulayacağız. Yani demek? Devlet yeniden fabrikalar açacak. “Devlet fabrika açmaz. Devlet üretim yeri açmaz. Devlet ticarette siyah uğraşmaz” Safsatasını bırakacağız. Ve en önemlisi de ülkemizin her yerini devletin kurduğu fabrikalarla donatacağız. Evet. Ama özel sektörü de özendireceğiz ve destekleyeceğiz. Atatürk'ün yaptığı gibi...”

Tabii karma ekonomi. 

“Özel sektöre özendireceğiz, yönlendireceğiz, destekleyeceğiz. Ama devlet de fabrika yapacak. Güneydoğu'ya özel sektör fabrika yapmaz. Devlet Güneydoğu'nun her iline ve her ilçesine fabrika

Fabrika yapacak. Onları da ordumuz koruyacak. 

Çok önemli. Onları koruyacak. Ama bizim gençlerimiz Güneydoğulu gençlerimiz iş buldukları zaman

Yani kız- erkek gençlerimiz, iş buldukları zaman orada çalıştıkları zaman evlerine maaş götürdükleri zaman akşam da evde buluşup çocuklarını da yuvalarından, fabrikaların yuvalarından alıp evlerinde onlarla uğraştıkları zaman terör örgütü işte o zaman kalkacak Işsiz genç kalkacak. 

Terörü önlemenin yolu da budur. Tabii. Önce terör örgütüne kaptırıyorsunuz. Yurttaş çocuklarını sonra da öldürmekle övünüyorsunuz. Böyle saçmalık olur mu? “

Aynen. 

“Böyle devlet olur mu? Niye kaptırıyorsun kardeşim? Doğru dürüstünü halka doğru dürüst göster. Halka yönel. Halkla ilgilen. Halka sevgi duy, saygı duy, ama aynı zamanda da karınlarını doyur. 

Karın doyar. Işsizliği önler. Bunun yolu, yöntemi de Atatürk'ün yaptığı gibi bütün ülkeyi fabrikalarla dona donatmak. Evet, pırıl pırıl yapacağız

Aynı zamanda da çok sert söyleyeceğim. Bir devlette eğer yetenekli gençler, paraları olmadıkları için okuyamıyorlarsa okudukları zaman okulu bitirdikleri zaman da yetenekli gençlerimiz, eğer daha yükseğini okuma imkanına ulaşamıyorlarsa; ya da bir ülkede yurttaşlarımız, yurttaşlar paraları olmadıkları için ameliyat olamıyorlar ya da ilaç bulamıyorlar, ölüyorlarsa o ülkeyi yönetenler canidir. Katildir.”

Doğrudur. 

“Bu bilinçle bakacağız. Dolayısıyla ATA parti iktidarında eğitim parasız olacak.” 

Parasız olacak. 

“Sağlık parasız olacak. Devlet verecek. Hemen denilebilir ki devlet nereden bulacak? Yolsuzlukları önleyin

Yolsuzluklar çok büyük bir bütçeden kanama meydana getiriyor. Çok büyük. Savurganlığı önleyin. Çok büyük kanama meydana getiriyor. Aynı zamanda da Türkiye'yi istila ettirdiğiniz yerleştirdiğiniz şu Suriyelilerden Türkiye'yi kurtarın. Sadece bununla siz bütün bunları yapacak finansal paraya, akçeye ulaşırsınız..

Sadece bunlarla. Çok zor işler yok. Efendim ekonomi için şöyle uzmanlar böyle uzman. Hayır bu çok basittir bunlar. Ya çok da basit söylüyorum. Yolsuzluğu önleyin. Savurganlığı önleyin. Suriyeli saçmalığından Türkiye'yi kurtarın…

Birdenbire elinizde bütün ülkeyi fabrikalarda donatacak kadar para oluşur. Türkiye'de kaynak var. Biz bunu yapacağız. Toplumcu kalkınma dediğimiz bu.”

Diğer ilke? 

“Evet. Başka? Tabii ki ayrıntısı var…

Bunun dışında ayrıca ileri demokrasiyi getireceğiz. Türkiye artık ileri demokrasiyi hak eden bir ülkedir. Dolayısıyla, önce partiler de genel başkanlık diktatör yazısını ortadan kaldıracağız. 

Siyasi partiler kanununu değiştireceğiz. Milletvekili ve belediye başkanı adaylarımızı partilerin üyeleri seçecek

Ya insanlar çalışıyorsa, önce parti içi demokrasinin olması lazım. Şu hale bak. Yani bir kişi bir partiyi ele geçirince kendisini padişah ilan ediyor. Bir daha orayı bırakmıyor. Yahu kardeşim ne var yani…

Bırak da başkaları gelsin. Şimdi denilebilir ki peki siz yapar mısınız? Ben yaparım demiyorum. Yaptım diyorum. Demokrat Parti Genel Başkanıyken baktım ki olmuyor. Yani partinin örgütüyle ve konumuyla benim

Bu köktenci düşüncelerim uyuşmuyor. Ya partide buna göre ekmek olanağım yok. Onun üzerine bir yıl yaptım. Ve hem o bina koca binayı bir sürü imkanı bırakıp ayrıldım. Dedim ki buyurun. Kimi istiyorsanız seçin

Ya ondan sonra da kendi bu köktenci düşüncelerime göre yeni parti kurmak için yıllardan beri uğraşıyorum. Ve bu düşüncedeki arkadaşlarla birlikte uğraşıyoruz.”

Beşinci?

“Peki beşinci Türkiye'yi bilgi çağına sokacağız. Evet. Çok önemli. Şunu çok açık söyleyeyim. 

Türkiye'de siyasi yazılıma siyasi söyleme, bilgi çağına yatırım kişi benim. Yani o dönemleri yaşayan kişiler bilirler. Özal'a da anlatmaya çalıştım. Demirel'e anlattım. Tansu hanım  anlamadı. Yıldırım Bey anlamadı. Ama Anlattım.. Anlattım… Anlattım…

Yani yazdığım kitaplar belli, yaptığım konuşmalar belli. Bilgi çağı diye dünyada büyük bir dönüşüm var. Evet. Şimdi aslında bence ilgi çağında aşan yeni bir çağ geliyor. Bilgi çağı içinden çıkan bir çağ o da yapay zeka çağı. Evet. Yani Türkiye'yi yönetenler Türkiye'yi yönetenler, başbakanlığa, bakan, başkanlığa istekli olanlar, ben Türkiye'ye yararlı olurum diyenler kitap okumalı…Atatürk böyle yapıyordu... Evet. Binlerce kitap okudu... Ben de okudum… Yirmiden fazla kitap yazdım. Ve hala okumayı sürdürüyorum. Dolayısıyla okuduklarımdan bildiğim bilgi çağı kavramı. Modern yönetim teknikleriyle devlete uygulayarak, yurttaşlarımıza bilgi çağı konusunda eğiterek Türkiye'yi bilgi çağına sokup bilgi çağının üreticisi olan.. Biz Tüketicisiyiz. Evet. Herkes cep telefonu falan kullanıyor. Şu önümüzdeki, teknik olanaklardan yararlanıyoruz. Ama bu değil. Üretici  olarak Türkiye'yi bilgi çağına sokacak devrimi yapacağız…”

Sözleriyle Başkan tamamladı. ATA  Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek 23 yaşından itibaren çeşitli ilçelerde Kaymakamlık, Gümrük Müşavirlik, Milletvekilliği yapmış, Kültür Bakanlığı, Devlet Bakanlığı ve Büyük Elçi ünvanı gibi makamlarda; unutulmaz başarılı hizmetler vermiş bir değerimiz..Aynı zamanda akademisyen olan Başkan Namık Kemal Zeybek’in çok sayıda kitapları var.

yilmazparlar@yahoo.com   


13 Mart 2023 Pazartesi

Türk Siyasetine Taze Kan Av. Mehmet Yalın-Yılmaz Parlar

  


Türk Siyasetine Taze Kan Av. Mehmet Yalın

Büyük İç Anadolu Platformu Başkanı Av. Mehmet Yalın, Platformun yoğun isteğini kırmayarak Türk siyasetine ivme kazandırma hedefiyle, İç Anadolu Platformu gençleriyle buluştu ve  aday adaylığını ilan etdi.



İstanbul Üniversitesi hukuk mezunu, İstanbul’da otuz yıllık avukatlık yapan, Başkan Yalın 12 Mart 2023 Pazar günü yine İç Anadolu kültürüne gastronomisine sahip Büyük çekmece “Gaşık Sosyal tesislerde” yarının ümitleri gençlere hitap etdi.

Sahipleri Durbey Duran ve Nurhayat Varol’un olduğu Lonca Medya, Lonca Ajans tarafından mükemmel organize edilen toplantıda Başkan Mehmet Yalın Anadolu’nun demografik yapısına ilişkin ufuk turu attırdı. “Sadece gençler demiyoruz. Ne diyoruz? Yiğit gençler diyoruz. Şimdi bu gençliğin adını değiştirdiler. Z kuşağı bilmem ne kuşağı. Hayır Türkiye'mizin, İç Anadolu'nun yiğit gençleri diyeceğiz.” Şeklinde hitapla başladı.



“Sayın Cumhurbaşkanımızın seçim kararnamesini imzaladığı, Resmi Gazete'nin yayınlandığı günden hemen sonra, Türkiye'mizin yiğit gençlerine hitap etmekten şeref duyuyorum.” dedi

Basın mensuplarına hitabıda haberci idi. “Tarihteki haberci, imparatorlukları ayakta tutan nedir biliyor musunuz? O zamanın habercileri… Cengiz Han İmparatorluğu değil mi? Moğollar en büyük gücünü ve askerlerinden, vahşiliklerinden aldığı zannedilir değil mi? O zamanki ve ondan sonra hep onu örnek aldılar. Posta teşkilatı. Tarih boyunca en önemli vazifeyi haberciler üstlendiler. Günümüzün medyacıları, adı değişmiş, gazetecileri, televizyoncuları, onlar üstlenmişler, devleti ve demokrasinin en önemli unsurlarından, ayaklarındandır.” Açıklamalarında sonra haberciler olarak devam etdi. 

Büyük İç Anadolu Platformu Neden Büyük

Milletvekili aday adaylığını açıklayan Başkan Yalın, Büyük İç Anadolu platformu neden büyük açıklaması hakkında; “Büyük İç Anadolu diyoruz. Neden Büyük İç Anadolu? Tarihi büyük. Misyonu büyük. 

Büyük Selçuklu yıkıldığı zaman millete ve ümmete hizmet İç Anadolu'dan, Konya'dan, Sivas'tan Kayseri'den Anadolu Selçuklu'dan devam etmiş. Rumeli, Balkan, Yunanistan'da, Bulgaristan'da ta Viyana'ya kadar… Yıldırım Beyazıt Ankara'ya geçememişti. Ne olmuş? Bu sayede Anadolu Birliği, Türk birliği sağlanmış. 

Aşağılara inip Bağdat'a kadar kadar hilafeti de getirerek ümmet birliği sağlanmış. Milletin son bağımsız kongresi Sivas'ta. Doğru mu? Toplanmış. Milletin meclisi Osmanlı Meclisi daha bu zaman. Ankara'da toplanmış Cumhuriyetimiz ilelebet sonsuza kadar yaşayacak cumhuriyetimiz. Ankara'da ilan edilmiş. Ankara başkent yapılarak, hizmet bayrağı İç Anadolu'dan Dalgalanıyor.” Şeklinde iç Anadolunun önemine vurgu yaptı. 



Türkiye'nin Gençleri, Çanakkale'nin Yiğit Gençleri

Başkan Yalın, 18 mart Çanakkle zaferin yaklaşmasıyla birlikde, çağrışımla; “Türkiye'nin gençleri, Çanakkale'nin yiğit gençleri. Bugün anlamlı bir gün, milletin ve devletin en önemli günlerinden birisi olan seçim arifesinde seçim kararının resmi gazetede yayınlandıktan sonra gün olan bugün..

Bunlar bu tespitler çok önemli. Çorum haritada Karadeniz'de yer almasına yer almasına rağmen Yozgat gibi, Çorumlu gençleri görüyorum Onlarla biz diyor kültürümüzde karakter olarak İç Anadolu gibiyiz. 

Afyon Ege'de yer almasına rağmen o da akşama kadar Konyalılarla beraberim der. Isparta Akdeniz'de yer almasına rağmen o da, ben Ankaralı gibiyim der. 

Türkiye'miz İçerisinde Bir Numara Değil mi? 

Yani böyle baktığınız zaman değerli Fırat'tan Menderes'e kadar, Toroslar'dan Karadeniz'e kadar büyük bir coğrafyayı, büyük bir tarihi, büyük bir ifade eder 

Bunu tespit edelim. Baktığın zaman bu ruh, bu misyon hem arazi bakımından, hem nüfus bakımından Türkiye'de Türkiye'miz içerisinde bir numara değil mi? 

Yani arazinin büyüklüğünü ve nüfusun büyüklüğünü düşünün. Türkiye'nin bölge olarak bir numara arazi ve bir numaralı nüfusu olmuş oluyor 

Hepimiz şu anda İstanbul'dayız değil mi? Sivaslı olanlarınız, Iki milyon İstanbul'da Sivaslı hemşehrimiz var. Iki milyon Aksaray, Niğde, Nevşehir, Yozgat iki milyon da bu hemşehrilerimiz var.” Şeklinde İç Anadolu Platformun merkezi büyüklüğünü dile getirdi.

Başkan Yalın, Göçmen sözcüğünde Anadoluyu vatan kabul görülmesi sevilmesi konusunda  Suriyelileri Afganları örnek gösterdi. Başka ülkelerin göçmenliği kabul etmediği bir yerde Anadolu'yu, Türkiye'mizi vatan kabul ettikleri, onun için geldikleri bir yerde bizim hemşehrilerimiz olduğunun altını çizdi. 

Ayrıca “Dört yüz sene buraları vatan kılmış. Şimdi gözyaşıyla, sıkıntılarla Osmanlı çekildikçe o beşiği millete ümmete bekçilik ederken vatanımızı, kazandıklarımızı bırakıp da Anadolu'ya geldiğimiz zaman göçmenmi oluyoruz, muhacir mi oluyoruz? Hayır, hayır. Onun için ne diyoruz? Rumeli Balkan Karaman torunları diyoruz.” Açıklamalarında bulundu.

Başkan Yalın, İstanbul’da yaşayan iç Anadolu şehirlerinden gelip yerleşen nüfusdan bahsederek, öncelikle misafir etdiği Roman Federasyonu başkanlarından aldığı bilgiye göre Anadolu’dan balkanlara oradanda İstanbul’a gelen bir milyona yakın Roman kardeşimiz olduğunu aktardı.



Ama Tek Şartımız. Milli ve Yerli Olmak.

“Yani böyle baktığın zaman İstanbul'da, on altı milyon Büyük İç Anadolu'nun yiğit hemşehrileri yiğit gençleri var.” dedi

Bunun üzerine Platform üyeleri “Madem ki Büyük İç Anadolu ruhu var.  Mehmet Bey başkanımız büyük senaryomuzun sesini duyurduk… Burada bitmez. Böyle bir ortamda, böyle bir zamanda hele hele devletin ve milletin geldiği noktada siyasi gelişmeleri biliyorsunuz. Siyasete girmeniz elzem. Biz milli ve görevli olana bakarız. Hemşehrilerimizin hangi partiden olursa olsun hangi siyasi görüşten olursa olsun evet yanındayız.” .. Sözlerini hatırlatan Başkan Mehmet Yalın, “Ama tek şartımız. Milli ve yerli olmak. Çünkü biz milli ve yerliyiz.. Tarihi misyonu tarihi vazifeyi, ruhu anlattık, değil mi? O bakımdan biz diyoruz ki milli ve yerli olmak şartıyla milli ve ileriye dönmek nasıldır biliyor musunuz? Yörük ruhu, Türkmen ruhu, Sivas'ın yiğidoları, Yozgat'ın Bozatları, Çankırı'nın yarenleri Konya'nın ve diğer hemşehrilerimizin Yörükleri Türkmenleri ?”  sıfatlarıyla Büyük İç Anadolu Platform sesini duyurdu.

Milletvekili Aday adayı Av. Mehmet Yalın “İstanbul'da. Ailesi birlikte yaşıyor. Amerika'daki en büyük Türk'ü seçilen Bahçıvan, Pınar, Çaykur yani birçok firmanın dağıtıldığı Los Angeles'ta New York'ta depoları olan, Turkuaz, Sultan Helal Marketleri marketleşme zincirlere , çalışmaları olan geniş aile yapısına sahip.

yilmazpar@yahoo.com



29 Ocak 2023 Pazar

74. Hindistan Bağımsızlık Günü Görkemli Kutlandı-Yılmaz Parlar

  

74. Hindistan Bağımsızlık Günü Görkemli Kutlandı

Hindistan'ın İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary, resepsiyonda İki ülke dostluk işbirliği hakkında kısa konuşma yaparak “Topraklarımızda önemli isimler, Ülkemizin büyük liderleri Mahatma Gandi, Rabindranath Tagore, ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk birbirlerinden ilham almışlar ve hala milyonlarca vatandaşlarımıza ilham olmaya devam etmekteler” dedi



Hindistan İstanbul Konsolosluğu tarafından 27 Ocak 2023 Cuma günü Harbiye Hilton Bosphorus Hotelde gerçekleştirilen, Hindistan'ın 74. Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama resepsiyona; İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, Hindistan Ankara Büyükelçisi Virander Paul, Büyükelçiler, Konsoloslar, Üst Düzey devlet temsilcileri, İş insanları, Örgüt Başkanları, temsilcileri ve seçkin davetliler Katıldılar.



İki Ülke istiklal marşı sonrasında, nesiller boyu devam eden, inanç, umut ve refah için bir kandil yakma geleneği fiziksel ve ruhsal bir ışık kaynağı olan, umut ve Refah için horoz şeklindeki pirinç lambaderdeki dört mum protokol tarafından yakıldı.

Resepsiyonun ev sahipliğini üstlenen Hindistan'ın İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary, Türkçe olarak yaptığı konuşmada bu günün Hindistan için öneminden bahsetti. 26 ocak'ta kutlanan 74. Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle düzenlenen etkinliklerden onur duyduğunu söyleyerek konuşmasına başladı.



Mahatma Gandi, Rabindranath Tagore, ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk birbirlerinden ilham almışlar

Başkonsolos Sudhi Choudhary “Cumhuriyet Bayramı olarak kutladığımız, 26 ocak, Hindistan'da ve dünya'da yaşayan 1.43 milyar kişilerin kalbinde oldukça özel bir yer bulmuştur. Hindistan'ın Bağımsızlığından önce, 1930'dan itibaren her sene bu bayram “Purna Swarajya” günü ya da "Tam Bağımsızlık Günü" olarak kutlanıyordu ve buna uygun şekilde, ülke özgürlüğünü elde ettiğinde bugün anayasanın kabul olduğu gün olarak belirlendi. Cumhuriyet Bayramı, Bağımsızlık Bayramında olduğu gibi, minnettarlık ve Hindistan'ı iki yüzyıllık sömürge yönetiminden özgürlüğe kavuşturmak için mücadele edenlere şükranlarımızı sunma zamanı. Aynı zamanda bize demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik ve birlik-beraberlik ideallerini temel alırken kalkınma ve refah yolunda ilerleme gibi hayallerimizi gerçekleştirmeyi öğreten büyük liderleri anma zamanıdır.”sözleriyle minnetdarlığını ifade etdi.



Başkonsolos Sudhi Choudhary “Hindistan Türkiye sadece 2 ülke değil. Hindistan ve Türkiye sanatda, mimaride, lezzetde ve dilde kendini gösteren derin tarihi ve kültürel bir bağa sahip, İki kadim uygarlıkdır. Halklarımız etkileşim halindedir. Dönüşen bir dünyada birlikde yaşayıp, birbirimize destek olduk. Topraklarımızda önemli isimler, Ülkemizin büyük liderleri Mahatma Gandi, Rabindranath Tagore, ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk birbirlerinden ilham almışlar ve hala milyonlarca vatandaşlarımıza ilham olmaya devam etmekteler.”sözleri alkış aldı.



Başkonsolos Sudhi Choudhary,“ Özelliklerimiz hızla büyüyen dinamik güçlü ekonomisi ile canlı arzulu toplumu olan iki genç cumhuriyetiz. Biz demokratik ve laik ülkeleriz. Birleşmiş milletlerde ve G-20 deki görevlerimizde görüldüğü üzere başlıca uluslararası oyuncularız.” Sözleriylede Ülkelerin önemine vurgu yaptı.



Choudhary “Biz 74. yılı kutlarken, Türkiye 100. yılını kutluyor. Hindistan en hızlı büyüyen büyük ekonomiler arasında yer alıyor.” dedi

Konsolos uluslararası toplumun sorumluluk sahibi bir üyesi olduğunu belirterek, ülkesinin G-20 dönem başkanlığını Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek" temasıyla yürüttüğünü, Dünyanın  G-20'ye umutla baktığını, aktararak, “ Hindistan'ın başkanlığının kapsayıcı, iddialı, kararlı ve eylem odaklı olacağına dair tüm dünyaya güvence veriyoruz. Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanan 26 Ocak, Hindistan'da ve dış ülkelerde yaşayan yaklaşık bir buçuk milyar Hindistan vatandaşının kalbinde özel bir yere sahiptir. " sözleriyle konuşmasını tamamladı.



Ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkiler, karşılıklı ziyaretlerle her gün gelişiyor.

İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek ise, “Istanbul Vali Yardımcısı olarak sizleri şahsım ve valim adına saygılarımla selamlıyorum. Sayın valimiz Ali Yerlikaya'nın selamlarını iletiyorum sizlere. Hindistan Cumhuriyet bayramı'nın 74. Yıldönümü vesilesiyle aranızda bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Sizlerin şahsında Hindistan halkını. Değerli konukları, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 



Hindistan milli günü kutlu olsun. Saygıdeğer konuklar tarihi ve kültürel açıdan 2 dost ülke olan Türkiye ve Hindistan arasında yüzyılları aşan samimi bağlar mevcuttur. Hindistan halkının milli mücadelemize verdiği gönülden destek Türkiye tarafından her zaman memnuniyetle hatırlanmaktadır. 

Hindistan her gün büyüyen ekonomisi geniş pazarı. Askeri gücü, uzay ve bilişim teknolojisi, zengin insan kaynağı. Köklü tarihi ve kültürel mirasıyla bölgesi ve dünya için parlak bir gelecek vaat ediyor. Ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkiler, karşılıklı ziyaretlerle her gün gelişiyor. Sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik işbirliklerimiz güçlenerek devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Ve Hindistan Başbakanı sayın Narendra Modi'nin Eylül 2022 Şangay İşbirliği Örgütü zirvesinde bir araya gelmesi, bu güçlü ilişkilerin de en güzel yansımasıdır. 



Atatürk ve Gandi'nin mirasçısı kadim milletlerin, Cumhuriyetimizin 100. Yılında gayret ve emeklerinin karşılığını fazlasıyla alacağınmızdan yürekten inanıyorum.” dedi

Konuşmaların ardından Sahaja Yoga müzik ve dans  Group geceye renk katdı. Hind müziklerinden kısa çoşkulu konser verdi.  Hint danslarından oluşan gösteri ilgiyle izlendi. Çok beğeni topladı. 

Gösteri sonrasında kültürün bir parçası olan “Gastronomi” Hind mutfağından lezzetli seçkilerini davetliler tatdılar. Davetliler Hint tatlısı paket ikramıyla uğurlandılar. 

yilmazparlar@yahoo.com

22 Temmuz 2022 Cuma

20 Temmuz 2022 KKTC Barış Harekat kutlamaları-Haber Yılmaz Parlar

 



KKTC 20 Temmuz “Özgürlük Bizim Karakterimiz”

Türk Ulusunun Barış ve özgürlük için verdiği mücadelenin sembolü olan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı 48'inci yıl dönümü münasebetiyle Yıldız Park, Çadır Köşkde verilen resepsiyonda, KKTC İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar yaptığı konuşmasının bir bölümünde geçirdiği, Atatürk’ümüzün vecizesi “Özgürlük Bizim Karakterimiz” sözüyle günün mana ve öneminin özünü dile getirdi. 




Vatan parçası Kıbrıs, 1571 tarihinden önce; Donanmamızın, ticaret gemilerimizin, Akdeniz’de açılmasını engellemeye çalışan, taciz eden, soyan, yakan, Korsan Adası olarak ismi geçen, Kıbrıs’ın kıyılarında yerleşen korsanlar için Kıbrıs’a sefer düzenlenerek ve 80.000 şehit verilerek 1571 de Venediklilerden alınmıştı.



1571 den beri Türklüğünü kaybetmeyen var olma ve yaşam mücadelesi veren Kıbrıs Barış Harekâtına kadar, her gece diken üzerinde yatan Kıbrıslılar 20 Temmuz 1974 yılına kadar çok sancılı günler geçirdi. 


20 Temmuz, zulme son verilen, Kıbrıs Türk halkının istiklalini kazandığı ve adaya barışın geldiği kurtuluş günüdür. Kıbrıs Türk’ünün dayanışması ve mücadele ruhunun canlandırıldığı gündür, Türkiye ile sağlam bağların pekiştirildiği gündür, Tüm Dünya’ya Kıbrıs Türk’ünün Türk halkının duruşunu gösterme günüdür. Yiğitlik destanı yazanların günüdür. 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı Kıbrıs Türklerinin gerçek bir soykırımdan Kurtarılarak yeniden hayat buldukları gündür.


 

Bugün Yavru Vatan, Ana vatan dan sonra Mavi Vatan şeklinde birlikteliğimizi ifade eden kavramdan söz ederken, Bölgede bulunan doğalgaz rezervleri ile yeniden dünya gündemine oturan Kıbrıs ve Türkiye için Mavi Vatan oluşumu özgürlük sayesindedir.

Mavi vatan, Doğu Akdeniz’deki Kıbrıs adası etrafında eşit hak sahibi olunan doğal kaynaklara Anavatan Türkiye ile birlikte sahip çıkma kararlığı, bağları kuvvetlendiren, ulusal çıkarların korunmasında, hak ve hukukun müdafaasında çok önemli bir stratejik boyut kazandırdı. 

Özetle; Eğitimli, zeki, karakterli, çalışkan, Ana vatanına bağlı Kıbrıs Türkünün özgürlüğünü, haklarını koruma mücadelesi verme kararlılığını hukuku tanımıyan ülkelere bildirme günüdür 20 Temmuz.. 



20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48. Yıldönümü vesilesi ile Yıldız Parkı Çadır Köşk'te, KKTC İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar ile Kıbrıs Türk Kültür Derneği Başkanı Zehra Bilge Eray'ın Ev Sahipliğinde bir resepsiyon düzenlendi.

Gerçekleşen Resepsiyona 1 Ordu Komutanı Korgeneral Kemal Yeni başda olmak üzere yüksek rütbeli, Generaller, Amiraller, subaylar, Türkiye Muharip Gaziler Derneği İstanbul Şubesi Dernek Başkanı Gazi Ahmet Kendigel ve Gaziler, Türk-Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTOD) Başkanı  Prof. Dr. Uğur Özgöker başda olmak üzere STK Başkanları, Temsilcileri, İstanbul ilçe Belediye Başkanları, seçkin davetliler katıldılar.



Hiç tereddüt etmeden mücadelede canlarını ortaya koyan aziz şehitlere, Atamıza saygı duruşu ve İstiklal marşı sonrası, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar mesajıyla, Türk Kültür Derneği Başkanı Zehra Bilge Eray, KKTC İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar ve İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek yaptıkları konuşmalarıyla, Kıbrıs’ın tarih derinliklerinden günümüze acılı tarihi gözler önüne sererek ufuk turu atdırdılar. Şehit ve Gazilere sevgi, saygı, minnet ve şükran ifadeleri dile getiren konuşma yaptılar

KTKD İstanbul Şubesi Yönetim Kurul Başkanı Zehra Bilge Eray, mutlu barış Harekatının neden yapıldığını anlamak, anlatmak, ve unutmayıp unutturmamak için 1974 öncesi Kıbrıs’ta yaşananları Hafızaları tazeleyen tarihi bilgileriyle konuşma yaptı…



 

Konuşma özetle;

1571 Yılında  Osmanlı İmparatotluğu Tarafından  Fethedilen, Türk vatanı olan Kıbrıs, Osmanlı imparatorluğunun  zayıflaması sonucu 1878 de İngiliz sömürge idaresine geçmesi,

Rumların  İngiliz sömürge yönetimine ve İngilizlere saldırılarda bulunmaları, Asıl hedeflerinin planlarının ENOSİS için en büyük engel olarak gördükleri  Kıbrıs ‘taki Türk toplumu katledilmesi, İngilizleri adadan kovmak ENOSİS’ i  ilan etmeleri,  

1950 li yıllarında dünya devletlerinin gözü önünde devam eden saldırıları, 

1 Nisan 1955 yılında Tethiş örgütü EOKA yı  kurarak saldırılarına başlaması,   

1957-1958  yıllarında arttırılarak adada Türkler için  yaşam şartları dayanılmaz hale gelmesi,

1959-1960 Londra ve Zürih antlaşmaları sonunda 1960 yılında  Türklerin ve Rumların aynı hakları kazandığı bağımsız KIBRIS Cumhuriyeti Kurulması,

1960 yılı Barış yılı olması,

21 Aralık 1963 akşamı Akridas Katliam planını uygulamaya başlamaları,

1963-1974 arasında 11 yıl devam eden açık hava hapishaneliği müddetinde Türkler baskı ve zülüm görmeleri, 

1974 katliam planı ile 15 temmuz 1974 sabahı saldırıya geçmeleri ve nihayet Zehra Bilge Eray, 20 temmuz 1974 Barış harekatın başlama sebebi gibi gelinen noktayı duygusal olarak hatırlatdı.

İstanbul Başkonsolosu Seniha Birand Çınar, “20 Temmuz 1974 Birçok bakımdan önem arz eden bir taştır. Sadece Kıbrıslı Türklere değil, Kıbrıslı rumlara da barış getirmiş olan garantili Türkiye'mizin cesaret ve kararlılıkla gerçekleştirdiği meşru ve hukuki bir durumdur.

Bugün, Kıbrıs Türk halkının, Adanın 1878 de İngiliz müdahalesini devriyle başlayan 100 yıllık Türk Atatürkçülük mücadelesinin dönüm noktası. Bugün ayrıca Kıbrıs Türk halkının   esaretin son bulduğu ve özgürlüğüne kavuştuğu gündür. Anavatan Türkiye’mizin kıymetli devlet yetkilileri, kahraman gazi kıymetli vatandaşlarım, yürekleri Kıbrıs için  atan siz değerli dostlarımız bu anlamda günümüz sizlerle kutluyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz  



Kıbrıs'a barış ve özgürlük içerisinde onurlu ve saygın bir yaşam süreci benim diye bu mücadeleyi vermiş olan aziz şehitlerimiz, toplum liderimizi Rahmet ve minnetle anıyorum. Her daim yanımızda olan Anavatanımız Türkiye ve gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Özgürlük bizim karakterimiz.” Kıbrıs Türk halkı anavatan Türkiye'nin de sarsılmaz desteği ile ilelebet bu karakterine yakışır şekilde barış ve özgürlük bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.”  Şeklinde duygularını ifade etdi.

Kıbrıs'taki soydaşlarımızın maruz kaldığı insanlık dışı zulmü sonlandırmak amacıyla kahraman ordumuz tarafından gerçekleştirilen barış harekatı'nın üzerinden tam 48 yıl geçtiğini söyleyen İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek “Bu harekat ile adadaki türk halkının uğradığı zulüm ve baskılar ortadan kaldırıldı. Adadaki haklarımızı ve varlığımızı dikkate almayanlar, şanlı tarihimizin her sayfasında yazdığı gibi o gün de hakettikleri cevabı aldılar. Türkiye Cumhuriyeti geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da kıbrıs'ın barış ve esenliğin en büyük teminatı olmaya devam edecektir”dedi 

Mavi Vatan Sevdamız.


Vali Yardımcısı Gevrek, “Kıbrıs akdeniz'deki varlığımızın, egemenliğimizin sembolü mü? Barbaros Hayrettin Paşa'dan, Kılıç Ali Paşa'ya, Lala Mustafa Paşa'dan Günümüze Deryalara Sığmayan Mavi Vatan Sevdamız. Her Karışı Şehitlerimizin Kanlarıyla sulanmış vatan toprağımız Kıbrıs, ebediyete kadar, bağımsız ve egemen olarak kalacakdır. Şehitlerimizin aziz hatıralarınından ve uluslararası hukuktan aldığımız güçle Kıbrıs'ın geleceğe umutla bakması, güven ve huzur içinde yaşaması için mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.”şeklinde ifade etdi

Resepsiyon klasik konser eşliğinde sohbetlerle son buldu.


yilmazparlar@yahoo.com

18 Nisan 2022 Pazartesi

Türkmenistan Halkın Arkadağlı Çağı-Yılmaz parlar

   


Türkmenistan Halkın Arkadağlı Çağı


Türkmenistan’ın bağımsızlığının 31. yılı olan 2022 senesi, söz konusu ülkede “Halkın Arkadağlı Çağı” olarak ilan edilmiştir. Ekselansları Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saygıdeğer Gurbangulı Berdimuhamedov, “Halkın Arkadağlı Çağı” söyleminin vatansever ruhun geliştirilmesine, ülkenin refahına yönelik projelerin ve programların uygulanmasına ve halkın yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalara ilham kaynağı olacağını belirtmektedir. Zira Türkmenistan, geliştirdiği projelerle ve devletler arası ilişkilerde sergilediği yapıcı duruşla, kuruluşunun ilk 30 yılına ilişkin temel hedeflerine ulaşmış ve 2022 senesi itibarıyla pek çok anlamda yeni bir evreye girmiştir.

Bahse konu olan evre, 14 Şubat 2007 tarihinde Cumhurbaşkanı olan Ekselansları Sayın Berdimuhamedov’un insanı merkeze alan vizyoner liderliğinin bir neticesidir. Sayın Türkmenistan Cumhurbaşkanı, “Devlet İnsan İçindir” şiarı doğrultusunda ortaya koyduğu halkın refahını önceleyen politikaları ve daimi tarafsızlık statüsü üzerinden şekillenen çok yönlü-vektörlü dış politika anlayışı sayesinde ülkesini uluslararası toplumun en saygın üyelerinden biri haline getirmiştir. Ekselansları Sayın Berdimuhamedov’un Türkmenistan’da gerçekleştirdiği atılımları; sosyo-ekonomik politikalar ve dış politika başlıkları üzerinden incelemek mümkündür. 

Ekselansları Saygıdeğer Berdimuhamedov’un uyguladığı ekonomi ve istikrar politikaları sayesinde son 15 senede Türkmenistan’da büyük gelişmeler yaşanmıştır. Bu da Türkmenistan’ı yatırımcıların güvendiği bir ülke haline getirmiştir. Devlet Başkanı Programları çerçevesinde ulusal ekonomi hızla gelişmiş ve büyüme hızı, her yıl daha da artmıştır. Bir diğer ifadeyle, Türkmenistan’da yapılan reformlar meyvelerini vermiş ve böylece ülke, endüstriyel açıdan gelişmiş bir devlet haline gelmiştir. Bu nedenle de ileri teknoloji kullanan yabancı yatırımcıların Türkmenistan’a yöneldikleri görülmüştür.

Uluslararası ekonomik işbirliğinin gelişmesini önceleyen Sayın Berdimuhamedov, bu hedef doğrultusunda “Açık Kapılar Politikası” uygulamış ve bundan ötürü Türkmenistan, 100’den fazla ülkeyle iktisadi ilişki tesis etmeyi başarmıştır.

Özel Girişimciliğin Önünün Açılması

Kuşkusuz Türkmenistan’ın ulusal ekonomisinin çeşitlendirilmesinde özel sektörün rolü büyüktür. Bu konuda da Saygıdeğer Berdimuhamedov’un özel girişimciliğin desteklenmesine yönelik tutumu belirleyici olmuştur. Elbette özel girişimciliğin önünün açılması, devlet politikalarında atılan adımların ve ortaya koyulan kararlı iradenin yansımasıdır. Nitekim Türkmenistan’da üzerinde ustalıkla düşünülmüş vergi, bütçe, para ve maliye politikaları uygulanmış ve böylece yatırımların hacmi, sistematik bir artış göstermiştir. Bu da halkın refahını arttırmıştır. Nitekim Sayın Türkmenistan Cumhurbaşkanı, 11 Şubat 2022 tarihinde Türkmenistan Milli Konseyi’nin üst kamarası olan Halk Maslahatı’nın olağanüstü toplantısında, ülkede 2007 yılına kıyasla 2021 senesinde ortalama maaşların %366,3 arttığını belirtmiştir. Yine 2008-2021 döneminde emeklilik ve devlet yardımı ödemeleri için tahsis edilen mali fonlar %1054 artmıştır. Bu da Türkmenistan’daki ekonomi politikalarının halkçı yönünü ortaya koymaktadır.




Türkmenistan’da “Büyük Gelişmeler Dönemi


Anlaşılacağı üzere, Türkmenistan’da “Büyük Gelişmeler Dönemi” ve “Bağımsız Devletin Refah Dönemi” şeklinde nitelendirilen son 15 yıl, ülke ekonomisinin tüm sektörlerde gelişmesine vesile olmuş ve bu da gerekli istihdam ihtiyacını karşılayarak işsizliği sorun olmaktan çıkarmıştır. 

Halihazırda Türkmenistan, dokuma sanayisini baştan aşağı yenilemiştir. Yılda 1 milyon tonun üzerinde pamuk üretimi yapan ülke, sektörün modernleşmesi neticesinde 1991 senesinde %3 olan pamuğu yeniden işleme ve mamul madde haline getirme oranını %70-75’e çıkarmayı başarmıştır.

Türkmenistan, Buğday ve Un Ihraç Eden Ülkeler Arasına Girmeyi Başarmıştır.


Ekonominin en önemli sac ayaklarından birinin halkın gıda ihtiyacını karşılamak olduğunu bilen Saygıdeğer Berdimuhamedov, tarım ve hayvancılık politikalarına da büyük ehemmiyet vermiş ve böylece “gıda güvenliği” konusunda önemli adımlar atmıştır. Bu kapsamda kamu ve özel şirketlere yönelik finansal destek ve teşvik mekanizmaları hayata geçirilmiş ve Türkmenistan, tarımda modernleşme atılımı yapmıştır. Nitekim günümüzde ülkenin ekili arazilerinde uluslararası şirketler tarafından üretilen modern traktörleri ve diğer araçları görmek mümkündür. Bahse konu olan girişimler sayesinde Türkmenistan, buğday ve un ihraç eden ülkeler arasına girmeyi başarmıştır. Örneğin 2020 yılında 1 milyon 280 bin ton buğday üreten ülke; 2021 senesinde ise 1 milyon 485 bin ton buğday üretimi gerçekleştirmiştir.

Hayvancılık politikalarında da et ve süt ürünlerinin hacmini arttırmak amacıyla Aşkabat yönetimi, büyük ve küçük baş hayvanların ve kümes hayvanlarının sayısını arttırmaya yönelik hamleler yapmıştır.

Halkın refahını önceleyen politikalar çerçevesinde Türkmenistan’da maaşlar, devlet yardımları ve öğrenci bursları düzenli olarak artmaktadır. Nitekim devlet bütçesinin %70’ten fazlası sosyal alan için tahsis edilmektedir.

Aşkabat yönetimi, halkının refahını önemsediği kadar sağlığını da göz ardı etmemektedir. Bu doğrultuda Ekselansları Sayın Berdimuhamedov’un öncülüğünde yapılan reformlar vesilesiyle ülkenin dört bir yanında inşa edilen tıp merkezleri ve hastaneler, Türkmen halkının modern tıbba erişimini kolaylaştırmıştır. Bu da hastalıkların önlenmesi ve insan ömrünün uzatılması konusunda mühim başarılar elde edilmesini beraberinde getirmiştir.




Türkmenistan’ın Spor Alanında Attığı Adımlar

Diğer taraftan Aşkabat yönetimi, toplumun sağlığına hizmet eden en kritik aracın spor olduğu gerçeğinden hareketle, spor politikalarına da ehemmiyet arz etmiştir. Modern spor altyapısının oluşturulması ve geliştirilmesi konusunda ciddi girişimlerde bulunan Türkmenistan, vatandaşlarının bu konuda bilinçli olması için meseleyi eğitim politikalarına da entegre etmiştir. Okullardaki beden eğitimi dersleriyle başlayan ve milli sporcular yetiştirmeyi öngören strateji, uluslararası müsabakalarda Türkmen sporcuların aldıkları altın, gümüş ve bronz madalyaların sayısının artmasıyla taçlanmıştır. Özellikle de Ekselansları Sayın Berdimuhamedov’un çabaları sayesinde 2017 yılının Eylül ayında düzenlenen “V. Salon ve Savaş Sanatı Oyunları”, Türkmenistan’ın spor alanında attığı adımların gözle görülebilir bir boyuta taşınmasını sağlamıştır.

Bilindiği üzere dünya, Soğuk Savaş sonrasında yeni bir sürece girmiştir. 30 yılı aşan bu dönemde küresel düzeyde barış ve istikrar ortamı tesis edilememiş ve kaotik durum varlığını sürdürmüştür. Özellikle de 2000’li yıllardan itibaren dünya siyasetinde terörizm ve 2010 yılından sonra da ulusal çıkarları doğrultusunda hareket eden devletler nedeniyle küresel ve bölgesel rekabet artmıştır.

Uluslararası ilişkilerde tansiyon gittikçe yükselirken; sert güce başvuran devletlerin sayısı da artmıştır. Lakin buna rağmen sağlıklı bir küresel sistemin inşasının mümkün olduğunu ve kaotik ortamın karşılıklı çıkar çerçevesinde kazan-kazan mantığını esas alan bir anlayışla aşılabileceğini, izlediği çeşitli politikalarla ortaya koyan barışçıl devletler de vardır. Bu anlamda kültürel birikimi, tarihsel kökleri ve edindiği tecrübelerle Türkmenistan ön plana çıkmaktadır.

Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Daimi Tarafsızlık Statüsü elde etmiştir

Bağımsızlığının 31. yılında olan Türkmenistan, kurulduğu dönemden kısa bir süre sonra tarafsızlığı ilke olarak benimsemiş ve 12 Aralık 1995 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Daimi Tarafsızlık Statüsü elde etmiştir.[1] 2022 yılının Aralık ayında Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 27. yıldönümünü kutlayacak olan Türkmenistan, dış politikada benimsediği barışçıl insancıl, yapıcı ve uzlaşıcı tutumla hem bölgesinin hem de Asya’nın bir barış, işbirliği ve dostluk havzasına dönüşmesine en önemli katkıyı sunmuştur. Bununla birlikte 2021 yılının “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” olarak kabul edilmesini sağlayan Aşkabat yönetimi, bulunduğu bölgeyi de aşarak barışın tesisinde uluslararası bir rol üstlenmiştir. Bu kapsamda 11 Aralık 2021 tarihinde Aşbakat’ta Uluslararası Tarafsızlık Günü münasebetiyle “Barış ve Güven Politikası; Uluslararası Barışın, İstikrarın ve Kalkınmanın Temelidir” başlıklı uluslararası konferans düzenlenmiştir.

Konferansta yaptığı konuşmada Ekselansları Sayın Berdimuhamedov, dünyanın muhtelif bölgelerinde zor siyası-stratejik çelişkilerin yaşandığına atıfta bulunarak, tüm dünyayı ilgilendiren sorunların çözüme kavuşmasında siyasi-diplomatik usullerin önemine değinmiş, uluslararası ilişkiler sisteminde ‘Dialog, Barışın Teminatıdır’ şeklinde yeni bir felsefi görüşü ortaya atmıştır.[2] Türkmenistan’ın uluslararası ve bölgesel düzeyde karşılıklı yarar sağlayan ortaklıklarını daha da güçlendirmeyi amaçladığını kaydeden Sayın Berdimuhamedov, “Tarafsızlığımızı evrensel kalkınma ve ilerlemenin yararına ve BM’nin program hedeflerinin yerine getirilmesi için uyguladığımızı söylemekten gurur duyuyoruz.” demiştir.[3] Nitekim Sayın Türkmenistan Cumhurbaşkanı, dünya çapında anlaşılabilir insani değerlere dayanan yeni bir uluslararası ilişkiler felsefesi oluşturmaya uzun süredir ihtiyaç duyulduğuna kesinlikle inandığına dikkat çekerek devletler arası ortaklığın kilit faktörü olarak gördüğü tarafsızlığın sistematik bir biçimde geliştirilmesi ihtiyacına vurgu yapmıştır.[4]



Sürdürülebilir Güçlü Kalkınma Için Gerekli Ortamı Yaratmaktadır

Halihazırda tarafsızlık prensiplerini takip eden Türkmenistan, güvenliğin tesisi noktasında barışçıl politikaların en önemli araç olduğu bilinciyle hareket etmektedir. Bu bağlamda dünya devletleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve dostluk seviyelerinin yükseltilmesi hususunda stratejik politikalar geliştiren Aşkabat yönetimi, oluşturulan güven ortamı sayesinde küresel-bölgesel jeopolitik kırılmalara karşı, güçlü bir savunma mekanizması inşa etmeyi mümkün kılmakta ve sürdürülebilir güçlü kalkınma için gerekli ortamı yaratmaktadır. Dolayısıyla güvenilirlik, güvenlik ve açıklık çerçevesinde hareket eden Türkmenistan’ın dış politikasında söz konusu değerler üzerinden ikili, bölgesel, küresel ve uluslararası örgütler çerçevesinde dört boyutlu bir yaklaşım geliştirdiği söylenebilir.

Türkmenistan; Kazakistan, Özbekistan, Afganistan ve İran’la sınırdaştır. Ayrıca Hazar Denizi üzerinden Azerbaycan gibi aktörlerle de coğrafi yakınlığa sahiptir. Bölgesel ve küresel güvenliğin tesis edilmesi konusunda net bir tutum benimseyen Aşkabat, öncelikle bu devletlerle iyi komşuluk anlayışıyla sağlıklı ikili ilişkiler kurmaktadır. Örneğin Özbekistan ve Kazakistan’la her geçen gün işbirliğini arttıran Türkmenistan, Azerbaycan’la da önemli münasebetler geliştirmektedir.

Kazan-kazan stratejisiyle hareket eden Türkmenistan, Türkiye’den ABD’ye, Hindistan’dan Çin’e kadar çeşitli ülkelerle mühim dostluklar kurmuştur. Yani devletler arası münasebetlerde karşılıklı saygı çerçevesinde hareket eden Aşkabat yönetimi, bölgesel ve küresel barışın tesisinde elini taşın altına koyan başat aktöre dönüşmüştür.

Dış politikasının bölgesel boyutuna bakıldığında Türkmenistan, Orta Asya’nın en önemli aktörlerinden biri konumundadır. 6 Ağustos 2021 tarihinde Türkmenistan’ın Avaza bölgesinde düzenlenen “Orta Asya Liderleri Üçüncü İstişare Toplantısı”nda siyasi, iktisadi ve kültürel çerçevede alınan kararlar, bölgesel işbirliği ve entegrasyonun en önemli dinamiklerini oluşturmaktadır.

Ayrıca 12 Kasım 2021 tarihindeki İstanbul Zirvesi’nde Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye statüsünde dahil olan Türkmenistan, teşkilatın entegrasyon süreçleri konusundaki tutumunu güçlendirmiştir. Zirveye ilişkin yapılan açıklamalara bakıldığında, “işbirliği”, “barış”, “refah”, “ortak çıkar” ve “güvenlik” kavramlarının ön plana çıktığını söylemek mümkündür. Bu ise dış politika konusunda mühim bir deneyime sahip olan Türkmenistan Cumhurbaşkanı Sayın Berdimuhamedov’un vizyoner liderliğinin etkisini göstermektedir. Zira söz konusu durumu, Ekselansları Sayın Berdimuhamedov şöyle özetlemektedir:[5]

“Bizim kültürümüz, gelenek-göreneklerimiz, köklerimiz aynıdır, biz aynı değerlere bağlıyız. Bugün bu değerlere dayanan barış, güven, karşılıklı anlayış ve dostluk daha önemli hale gelmektedir.”

Küresel çerçeveden bakıldığında ise tarafsız dış politikasının getirilerinden biri olarak çok yönlü-vektörlü bir politika izleyen Türkmenistan, jeopolitik konumu itibarıyla Asya’nın en önemli devletlerinden biridir. Türkmenistan, Ekselansları Saygıdeğer Berdimuhamedov’un öncülüğünde Çin’den Avrupa’ya kadar uzanan güzergahta en istikrarlı ve başarılı devletlerdendir. Nitekim Kuşak-Yol Projesi gibi girişimlerin jeostratejik ve jeoekonomik merkezlerinden biri “Ak şehir Aşkabat”tır.

Diğer yandan Türkmenistan, ülkenin alt ve üstyapısında önemli gelişmelere imza atarak bölgesel ve küresel ticaret güzergahlarında ana noktalardan birine dönüşmüştür. Bu anlamda Aşkabat’ın ekonomi bağlamında benimsediği “Açık Kapılar Politikası”, iktisadi bir duruşun çok daha ötesinde dış politika ilişkileri bakımından da anlam taşımaktadır.

Kazakistan-Türkmenistan-İran Demiryolu’nu Hayata Geçirmiştir.

Bölgesel ve küresel aktörlerle kurduğu bağları, ulaştırma alanında geliştirmeye çalışan Sayın Berdimuhamedov, Birleşmiş Milletler (BM) 66. Genel Kurul toplantısında ulaştırma sektöründeki işbirliğinin geliştirilmesiyle ilgili BM Özel Programı’nın hazırlanmasını önermiştir. Avrasya coğrafyasında kuzey-güney ve doğu-batı arasında güçlü bağlar kurulması amacıyla çaba sarf eden Türkmenistan, Orta Asya’yı Ortadoğu’ya bağlayacak olan Kazakistan-Türkmenistan-İran Demiryolu’nu hayata geçirmiştir. Aynı zamanda Aşkabat; Özbekistan, Türkmenistan, İran ve Umman’ı kapsayacak Orta Asya-Yakın Doğu Ulaştırma Koridoru için de çalışmalarını sürdürmektedir. Bununla birlikte Orta Asya’yı Güney Asya’ya bağlayacak olan Türkmenistan-Afganistan Demiryolu Hattı da inşa edilmektedir. Bu çerçevede Türkmenistan, iç yatırımlarını da uluslararası işbirliğini önceleyen bir yaklaşımla gerçekleştirmektedir. Nitekim bu duruma Kuzey-Güney Demir Yolu’nu, Uluslararası Aşkabat Havalimanı’nı, Uluslararası Türkmenbaşı Deniz Terminali’ni, “Avaza” Ulusal Turizm Bölgesi Tesisleri’ni ve Aşkabat Olimpiyat Köyü’nü örnek göstermek mümkündür.

Ekselansları Sayın Berdimuhamedov’un liderliğindeki Türkmenistan, küresel barış ortamının kilit aktörlerinden biridir. Örneğin Aşkabat, Afganistan Sorunu’nda yapıcı tutumuyla dikkat çekmekte ve istikrarın sağlanmasına yönelik arayışlarda en kritik adımları atan aktör olarak bilinmektedir. Hiç kuşku yok ki; Afganistan’daki istikrarsızlık, sadece bulunduğu coğrafya için değil; küresel boyutta da önemli güvenlik problemleri yaratmaktadır. Lakin Türkmenistan, söz konusu ülkeye çeşitli insani yardımlar göndererek bu zor günleri daha kolay atlatması için etkin bir kamu diplomasisi yürütmektedir.

Diğer yandan dünyanın doğalgaz yatakları bakımından en zengin dördüncü ülkesi olan Türkmenistan, Afganistan’ı Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Doğalgaz Boru Hattı (TAPI) ve Türkmen-Afganistan-Pakistan Elektrik Nakil Hattı (TAP) gibi projelerle bölgesel işbirliklerine dahil etmeye çalışmaktadır. Dahası Türkmenistan, Lapis Lazuli güzergahıyla da Afganistan’ı dünyaya bağlamaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü Aşkabat yönetiminin bölgesel barış ve güvenliğin tesisinde mühim bir inisiyatif aldığı söylenebilir. Bu anlamda Türkmenistan’ın enerji arzı güvenliğini önceleyen yaklaşımının bölgesel ve küresel barışa hizmet ettiği öne sürülebilir. Aşkabat’ın Afganistan konusundaki yaklaşımı, bunu teyit etmektedir.

Diyalog Barışın Teminatıdır

İzlediği politikalarla dünya siyasetinde barışın garantörü haline gelen Türkmenistan, başta BM olmak üzere çeşitli uluslararası örgütlerde barış ve güvenliği tesis edecek mekanizmaları desteklemektedir. Ayrıca Türkmenistan; BM Genel Kurulu, BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) ve BM Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) gibi birçok kuruluşta aktif rol üstlenmekte ve barış süreçlerine etki etmektedir. Nitekim “Diyalog barışın teminatıdır” söylemiyle tüm dünyaya çağrıda bulundan Sayın Berdimuhamedov’un uluslararası hukukun güçlendirilmesi, terörizmle mücadele, olası sorunlara karşı önleyici diplomasi, silahsızlanma ve insani diplomasi konularındaki vurguları, Türkmenistan’ın uluslararası örgütler ve dünya kamuoyu nezdindeki nezdindeki saygınlığını arttırmaktadır.

Türkmenistan’ın çok yönlü-vektörlü politikaları, diğer aktörlere de iktisadi, siyasi ve kültürel bakımdan önemli kazanımlar sağlamaktadır. Bu yüzden de Sayın Berdimuhamedov’un 2017-2023 yıllarına dair çizdiği yol haritası oldukça mühimdir. Türkmenistan, BM’yle işbirliğine yeni boyutlar kazandırmakta, çevre sorunlarıyla mücadelede ön plana çıkmakta, enerji arzının güvenliğine odaklanmakta, Orta Asya’nın merkez haline geleceği yeni ulaşım yollarını inşa etmekte ve uluslararası örgütler bağlamında barış ve güvenlik ortamının tesis edilebilmesi için iktisadi ve insani bağların güçlendirilmesine yoğunlaşmaktadır. Bu çerçevede Aşkabat yönetimi, iyi komşuluk ilkesi doğrultusunda hareket ederek Hazar Denizi’nin işbirliği havzasına dönüşmesine odaklanmıştır. Bu işbirliklerinin Türkmen halkına da ekonomik açıdan olumlu yansıyacağı aşikardır.

yilmazparlar@yahoo.com

ATA PARTİ ALTIN İLKELER-Yılmaz Parlar

   ATA PARTİ ALTIN İLKELER, ATA  Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek'le ATA Parti Yeniden Türk Devrimi Tasarlaması (Programı) ilkeler...